İnşaat sektörü, canlı yaşamında, özellikle de insanların yaşamındaki önemi gün geçtikçe artmakta olan bir sektör olarak karşımıza çıkıyor. İnsanların yaşamlarını sürdürebilmesi ve ihtiyaçlarının karşılanması bu sektör tarafından yerine getiriliyor diyebiliriz.
Hızla artmakta olan nüfus, sosyal, kültürel ve ekonomik alandaki gelişim ve değişimler bu sektörün önemini gittikçe arttırmaya devam ediyor.
İnşaat sektörü tabiat şartlarından en fazla etkilenen sektörlerden biridir. Buna rağmen mühendisler sayesinde tabiata meydan okuyan yapılar her koşul altında ilerlemeye ve gelişmeye devam ettiğini görüyoruz.
Bu sektör, geniş yelpazesi sayesinde birçok sektörü içinde barındırması ve ülkenin istihdam oranında başı çekmesi nedeniyle ülke ekonomisindeki iniş çıkışlar ile paralellik göstermektedir.
Sonuç olarak inşaat sektörü güncelliğini hiç kaybetmeden var olan ve dünyanın sonuna kadar da var olacağı kesin olan bir sektör olarak karşımıza çıkmaktadır.
Resmi kayıtlara baktığımızda 10 milyon olarak görünen işsizliğin sosyal patlamalara yol açmamasının en başta gelen nedeni, inşaat sektöründeki mevsimlik de olsa sağlanan büyük istihdamdır.
Son yıllarda ülkemiz inşaat sektörünün ülke sınırları dışına çıkması ve ülkeye döviz girişi sağlaması ülke ekonomimizi geliştirmektedir. Ülkemiz inşaat firmalarının yurt dışı taahhütleri tutarının 2002 yılı itibarıyla yaklaşık 70 milyar dolar olması bu sektörün ülkemiz açısından önemini göstermekte.
Ancak ülkemiz içindeki yatırımların büyük miktardaki bölümünün devlete ait olması, devletin ödeneklerdeki kısıtlayıcı tutumu, zaman zaman inşaat sektörünü, dolayısıyla ülke ekonomisini olumsuz etkilemektedir. Bu durumun düzeltilmesi, devletin yatırımların sahibi olmaktan uzaklaştırılması ile mümkün olacaktır.
Cumhuriyetin ilan edilmesi ile büyük savaşlardan çıkan ve her yeri yıkık dökük olan, ülkemizin yeniden imarı için gerekli olan, bilgi birikimi, yetişmiş insan gücü gibi unsurlar bulunmadığından, cumhuriyetin ilk yıllarında bu nitelikteki işler tamamen yabancı ülke firmaları tarafından yapılmıştır. Ancak 1950 ‘li yıllardan başlayarak ülkemizin teknik okullarından mezuniyet sağlanması ile inşaat sektörü ülkemizde oluşmaya başlamıştır.
Firmaların çok hızlı büyümeleri, çoğalmaları, dünyadaki bu alanda çıkarılan malzeme ve teknikleri kullanmaları hem Türkiye içinde hem de dünyanın her tarafında inşaat yatırımlarına müteahhit olarak katılmaları sağlanmıştır. Bu hızlı büyüme ve gelişme Türk firmalarının dünya çapında söz sahibi olmasını sağlamı?tır.
Günümüzde dünyanın birçok ülkesinde teknolojik ve ekonomik özelliği üst düzey olan bur çok yapı, Türk inşaat firmaları tarafından inşa edilmekte ve ülkemize büyük katkılar sağlamaktadır.